Dünya genelinde plastik, çağımızın en büyük çevresel sorunlarından biri haline geldi. Birleşmiş Milletler Çevre Programı’na göre, her yıl yaklaşık 300 milyon ton plastik atık üretiliyor. Bu miktarın yalnızca küçük bir bölümü geri dönüştürülüyor; geri kalanı ise okyanuslarımızda, nehirlerimizde ve kara alanlarımızda birikerek ekosistemlere zarar veriyor.
Plastiğin doğada ayrışması yüzlerce yıl alabilir. Bu süre zarfında, National Geographic’in bildirdiğine göre, okyanuslarda her yıl 8 milyon ton plastik atık birikiyor. Bu, her dakika bir kamyon dolusu plastik atığın denize dökülmesine eşdeğer. Bu durum, deniz canlılarının bu atıkları yutması, boğulması veya içlerine dolanması gibi doğrudan tehditler yaratmanın ötesinde, mikroplastiklerin insan gıda zincirine girmesiyle insan sağlığını da tehlikeye atıyor.
Plastik kirliliğinin etkileri yerel halklar ve ekonomiler için de zararlı olabiliyor. Örneğin, Filipinler’de, Greenpeace’in 2019 yılında yayınladığı bir rapora göre, plastik atıklar nedeniyle balıkçılık ve turizm sektörleri ciddi zarar görüyor. Bu zararın ekonomik maliyeti yıllık milyonlarca doları buluyor. Ayrıca, plastiğin içerdiği kimyasalların çevresel hormon bozucu etkileri endişe verici boyutlarda.
Plastik sorununa karşı küresel bir mücadele yürütülmesi zorunludur. Bu mücadele, sürdürülebilir üretim ve tüketim modellerine geçiş, yenilikçi geri dönüşüm yöntemleri ve uluslararası iş birlikleri ile plastik atığın azaltılması yönünde adımlar atılmasını gerektiriyor. Bireyler olarak da plastik kullanımımızı azaltmak, yeniden kullanılabilir ürünler seçmek ve geri dönüşüme aktif olarak katılmakla sorumluluğumuzun bilincine varmalıyız.