Dünyada hâlâ 2 milyardan fazla insan, temiz içme suyuna ve temel hijyen koşullarına erişemiyor. Bu yalnızca bireysel değil, aynı zamanda toplumsal refahı, eğitimi, sağlığı ve kalkınmayı doğrudan etkileyen küresel bir kriz.
Birleşmiş Milletler ve OECD verilerine göre, 2050 yılına kadar dünya nüfusunun %60’ı su stresiyle karşı karşıya kalabilir. Bu öngörü, iklim değişikliği, hızlı kentleşme ve tarımsal su tüketiminin giderek artmasıyla birleştiğinde, suyu yalnızca bir çevre sorunu değil, aynı zamanda bir ekonomik, sosyal ve politik tehdit haline getiriyor.
Peki, hâlâ su bolluğu yaşayan ülkeler, bu krizin neresinde?
Ve küçük ama stratejik çözümler bu gidişatı değiştirebilir mi?
Batı’da Musluklar Akıyor, Dünyanın Geri Kalanı Kuruyor
Avrupa’da çoğu kişi için su hâlâ ucuz, erişilebilir ve neredeyse sınırsız bir kaynak gibi görülüyor. Ancak iklim krizinin tetiklediği kuraklık, artan sıcaklıklar ve kontrolsüz tarımsal sulama su kaynaklarını hızla tüketiyor. Bugün fark edilmeyen bu kriz, yarının politik ve toplumsal kırılmalarına zemin hazırlıyor.
Dünya Su Konseyi Başkanı Loïc Fauchon’un dediği gibi:
“Silahlardan önce musluklar.”
Yani refahın ve güvenliğin ilk adımı, herkes için adil ve sürdürülebilir su erişiminden geçiyor.
Katar’dan İlham: Gelişen Teknoloji ile Suyun Her Damlası Değerli
Su kıtlığıyla yıllardır mücadele eden ülkelerden biri olan Katar, bu soruna teknolojik çözümler geliştirerek yaklaşıyor. Aguas de Valencia ile yürütülen kamu-özel sektör ortaklığı sayesinde, arıtılmış atık su sistemleri ile suyun her damlası geri kazanılıyor.
Katar’da yağmur nadir, ama yağdığında yoğun. Bu nedenle sular depolanıyor, arıtılıyor ve tarım gibi alanlarda tekrar kullanılıyor. Bu yaklaşım, geleceğin su politikalarının nasıl olması gerektiğine dair önemli bir örnek sunuyor.
Ama mesele yalnızca yağmur suyu toplamak değil. Asıl dönüşüm, günlük su tüketim alışkanlıklarımızda başlıyor.
Viamola ile Tanışın: Şehir Hayatına Entegre Sürdürülebilir Su Deneyimi
İşte tam bu noktada Türkiye merkezli sürdürülebilir bir girişim olan Viamola, basit ama etkili bir çözüm öneriyor:
“Plastik şişeye son, yeniden doldurulabilir su istasyonlarına merhaba.”
Viamola’nın sunduğu model neden önemli?
- 🌍 Plastik atıkları azaltır: Tek kullanımlık şişeler yerine matara kullanımını teşvik eder.
- ♻️ Su kaynaklarını verimli kullanır: 11 aşamalı filtrasyon sistemiyle suyu hem arıtır hem de sağlıklı içim kalitesine ulaştırır.
- 🧠 Dijital izleme sağlar: Her istasyon, su tüketim verilerini anlık olarak takip eder.
- 🏢 Kurumsal çözümler sunar: Ofisler, okullar, etkinlikler ve havaalanları gibi alanlarda yaygın olarak uygulanabilir.
- 📉 Karbon ayak izini düşürür: Her dolum, PET şişe üretimi ve lojistiğinden doğan karbon salımını engeller.
Bir Musluk, Bir Dönüşüm
Bugün Viamola istasyonlarıyla su içen bir birey, yalnızca plastik tüketimini azaltmakla kalmaz. Aynı zamanda geleceğin su krizini önleme yolunda bir adım atar. Üstelik bu sistemin “Askıda Su” gibi sosyal sorumluluk modelleriyle entegre edilmesi, dar gelirli bireylerin ücretsiz suya erişimini de mümkün kılar.
Water.org verilerine göre, suya ve hijyene erişim için yapılan her 1 dolarlık yatırım, 4 dolarlık ekonomik getiri sağlar. Viamola bu getiriyi hem çevresel hem de toplumsal faydayla birleştiriyor.
Gelecek Ne Kadar Uzak?
Katar gibi ülkeler çoktan harekete geçti. Avrupa ülkeleri hortum yasakları ve bireysel kısıtlamalarla yüzleşmeye başladı. Türkiye ise hâlâ kritik eşikte.
Ama bu tabloyu tersine çevirmek mümkün.
- Her matara dolumu, yeni bir plastik şişenin önüne geçer.
- Her sürdürülebilir istasyon, binlerce litre suyun israfını engeller.
- Her bilinçli tüketici, büyük dönüşümün parçası olur.
Gelin muslukları yalnızca açmayalım — onları dönüştürelim.