Son haftalarda Bursa başta olmak üzere farklı şehirlerde uygulanan planlı su kesintileri, suyun artık sadece musluğu açtığımızda akıp giden bir kaynak olmadığını hepimize yeniden hatırlatıyor. Özellikle barajlardaki doluluk oranlarının hızla düşmesi, iklim krizinin getirdiği kuraklık riski ve artan nüfusun talebi, “su güvenliği” konusunu ülke gündeminin en ön sıralarına taşıdı.
Aslında bu tabloya yalnızca Türkiye’de değil, dünya genelinde rastlıyoruz. OECD verilerine göre 2050 yılına kadar dünya nüfusunun yüzde 60’ı su sorunlarıyla karşı karşıya kalabilir.
Suyun Görünmeyen Bedeli
Musluktan akan her damla suyun arkasında büyük bir enerji ve kaynak maliyeti var. Tarım, endüstri ve evsel kullanım arasında giderek sıkışan su döngüsünde, yanlış kullanım alışkanlıkları krizi daha da derinleştiriyor. Örneğin:
- Tarımda: 1 kilo pamuk üretmek için yaklaşık 10.000 litre, 1 kilo pirinç için ise 2.500 litre su gerekiyor. “Sanayi bitkisi” olarak adlandırılan ürünler, su kaynaklarının en büyük tüketicisi konumunda.
- Endüstride: 1 kilo çelik üretmek için 15 ton, 1 araba üretmek için ise yaklaşık 150.000 litre su harcanıyor. Sanayi tesislerinde suyun geri kazanımı yetersiz olduğunda, kayıplar çok daha büyüyor.
- Evsel kullanımda: 10 dakikalık bir duşta ortalama 120 litre su boşa akıyor. Damlatan bir musluk ise yılda 6 ton su kaybına yol açabiliyor.
- Tüketim alışkanlıklarında: Bir yarım litrelik PET şişe üretmek için yaklaşık 2,7–3 litre su harcanıyor. Üstelik yalnızca üretim değil, lojistik de yüksek karbon ayak izi yaratıyor.
Kısacası suyu tüketirken sadece “musluktan gelen” kısmı değil, arka plandaki tarımdan sanayiye, alışkanlıklardan plastiğe kadar uzanan tüm süreci düşünmek gerekiyor.
Sürdürülebilirlik İçin Yeni Yaklaşımlar
Tam da bu noktada, suya erişimde yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler devreye giriyor. Burada hedef yalnızca suyu arıtmak değil; aynı zamanda sağlıklı, erişilebilir, ekonomik ve çevre dostu bir döngü yaratmak.
- Yerel üretim ve inovasyon: Türkiye mühendisliğiyle geliştirilen sistemler, dışa bağımlılığı azaltıyor.
- İleri arıtma teknolojileri: Çok kademeli filtrasyon, UV, mineralizasyon gibi yöntemlerle güvenli ve lezzetli içme suyu sunuluyor.
- Plastiksiz gelecek: Matara ve tekrar kullanılabilir şişeler ile tek kullanımlık PET’in yerine geçen, uzun vadede daha ekonomik çözümler.
Viamola’nın Perspektifi
Viamola olarak biz bu tabloya yalnızca bir teknoloji şirketi bakışıyla değil, aynı zamanda bir sosyal etki girişimi vizyonuyla yaklaşıyoruz. Geliştirdiğimiz IoT destekli su istasyonları ve evsel arıtma çözümleri, hem ofislerde hem AVM’lerde hem de evlerde plastik şişelerin yerine geçiyor.
Böylece:
- Binlerce PET şişenin doğaya karışmasının önüne geçiyoruz.
- Karbon emisyonlarını ve su israfını azaltıyoruz.
- “Askıda Su” programımızla dezavantajlı bölgelerdeki okullara ücretsiz su ulaştırıyoruz.
Sadece bireylerin değil, şirketlerin ve şehirlerin de bu dönüşüme ortak olması gerektiğine inanıyoruz.
Sonuç: Su Krizinden Sürdürülebilir Bir Geleceğe
Bugün Bursa’da yaşanan su kesintisi, aslında geleceğe dair bir uyarı işareti. Eğer suya bakış açımızı değiştirmezsek, kesintiler kalıcı hale gelebilir. Ama sürdürülebilir çözümler, doğru teknoloji yatırımları ve toplumsal bilinç ile bu gidişatı değiştirmek mümkün.
Su, sadece bir doğal kaynak değil; geleceğimizin, sağlığımızın ve yaşam kalitemizin temeli. Viamola olarak biz buna inanıyor ve “su konforunu sürdürülebilir kılmak” için çalışıyoruz.
Suya verdiğimiz değer, aslında kendimize verdiğimiz değerdir.